Cehenneme Övgü (Gündüz Vassaf)
Gündüz Vassaf’ın kaleme aldığı bu kitap ismini hatırlayamadığım eski bir talk show programındaki bir sözle ifade etmek gerekirse insanın BEYNİNİ TOKATLIYOR, benim tekrar tekrar okumak istediğim gece, kahramanlık, özgürlük, ölüm ve diğer konularda gibi değişik açılardan değerlendirmeler getiriyor.
Gece çoğu kişide karanlığı, korkuyu, suçu çağrıştırır. Cehenneme Övgü kitabında ise “Gün boyunca hayatta kalmaya, geceleri ise yaşamaya çalışırız” diyerek gece anlatılır. Gecenin bizi özgürleştiren, seçimlerimizi özgürce yaşamamıza izin veren bir zaman dilimi olarak betimlenmesi bilindik kavramlara farklı bakmanın kabul edilebilir güzel bir örneği. Geceye övgü diyebileceğimiz bir yaklaşımı var.
Özgürlük ise yazar tarafından “Özgürlük, güç merkezleri tarafından sunulan şıklardan birini özgürce seçmekle sınırlı” olarak nitelendirilir. Seçimlerde bize sunulan partilerden birisini seçmek zorunda olmamızdan tutun daha bir çok konuya ait ilginç örnekler veriyor.
Gündüz Vassaf”ın Özgürlük konusundaki düşünceleri bana bir bilim adamının TED konferanslarının birinde verdiği bir örneği hatırlattı, eskiden rahatsız bir jean’im alırdık ve giydikce vucuduma uygun olur ve daha rahat ederdik diyordu, şimdi tezgahtara bir jean istediğinizi söylerseniz, dar kesim mi , bol kesim mi , düşük bellimi, paçası bolmu vs vs.. bu bol seçmeli özgürlüklerin mutluluğu değil beklentiyi yüksetmesinden ve mutsuzluğun mutlak olmasından bahsediyordu.
Deneyim hakkındaki gözlemini “Yirminci yüzyıl deneyimi, mağazadan bir şey satın almak gibidir” diye nitelendiren Vassaf, “Sınırlanmış, çok seçenekli bir listeden belirlenmiş bir deneyim örneğini seçmeyi yeğliyoruz” çıkarımında bulunuyor.
Kahramanlık konusunda da beyni tokanlayan görüşleri var. Çoğu kişi günlük hayatı sürdürebilmek için kahramanlara ihtiyaç duyar. Kahramanların hareketleri, sözleri, kıyafetleri birçokları için vazgeçilmezleri oluşturur. Totaliter rejimler için de bu tür davranışlar totaliter gücü besleyen, güç duygusuna duyulan hayranlığı artıran hareketlerdir. Bu nedenle totaliter rejimler kahramanlar yaratma ihtiyacı duyar ve suni kahramanlar yaratma çabası içinde olurlar. Popüler kültür de “Kahraman yaratma işlevini” çok başarılı gerçekleştirir. Kitap da bu noktada kahramanlık kavramına “Sadece insan olduğumuzu düşündüğümüz oranda bir kahramana gereksinme duyuyor ve onun gücünü yüceltiyoruz” bakış açısını getiriyor.
Yaşamın karşıtı ölüm değil , ölümün karşıtı doğumdur diyor. Ölümü yatsıyarak ölümü gülünç ve çaresiz çabalarla ertelemeye çalışarak körleştiğimizi düşünüyor.
Kumanda düğmesi , fotograf makinemizin deklanşöründen kendi totaliterizmimizi yaratmamıza kadar çıkarımsamalar yapan kayda deger bir kitap.