The Fountainhead Hayatın Kaynağı
ELDEN DÜŞME YAŞAYANLAR
“İşini iyi yapmanın yerine başka ikameler aramak basit. Kolay ikameler tabi. Sevgi, cazibe, iyi yüreklilik, sadakat. Ama işini yapmanın yerine, başka bir şeyi ikame edemezsin. İşte o nokta, elden düşmeciler için yolun sonu. onların gerçeklere, fikirlere, yapılan ve yapılacak işe kaygılandığı yok. Onların tüm ilgisi insanlara dönük. “bu doğru mu?” diye sormuyorlar, “başkaları bunu doğru sayıyor mu?” diye soruyorlar. Yargılamak için değil, tekrarlamak için. Yapmak için değil yapıyor izlenimi vermek için. Yaratmak değil, göstermek için. Nitelik değil, fors. Eğer yapanlar, düşünenler, çalışanlar, üretenler olmasa, dünyanın hali ne olurdu? İşte egoistler, benciller, onlar. Başkasının beyni aracılığıyla düşünmüyorsun. Başkasının elleriyle çalışmıyorsun. Bağımsız yargılarını askıya aldın mı, bilincini askıya almışsın demektir. bilinci durdurmak, hayatı durdurmaktır.” Roark Karakteri (Ayn Rand)
Sinan Çetin’i sevmeyen birisi olsamda , yazdığı önsöz ve Ploto Film Yayınları ile bu kitabı çıkartmasından dolayı taktirimi kazandı..
Kitap idealleri uğruna her şeyi feda edebilecek Roark adında bir mimarın hayatını anlatıyor, öncelikle istisnasız her mimarın okuması gereken bu romanda olay örgüsü ilerledikçe ağırlığını hissettiren felsefe dialoglara çok güzel yerleştirilmiş bencillik ve egoistliğe övgülere yer verilmiş ama Ayn Rand’ın gözülye benciğin tanımı farklı; ideallerine ihanet etmeyen işini iyi yapan taviz vermeyen başkasının düşüncesini değil kendini dinleyenler yani YARATICI’lar bencil olmayanlar ise ELDEN DÜŞME YAŞAYANLAR. . YARATICILAR ve ELDEN DÜŞMECİLER…
Kaçımız başkalarının hayalleri ile yaşıyoruz , çoçuğunu doktor olmasını isteyen anne, yaptığı bina ile meşhur olmak alkışlanmak isteyen mimar, sigaraya başlayanlar, saatler süren dizileri izleyenler, peki bunları yapmayı ne için istiyoruz kendimiz için mi, yoksa bir başkası tarafından daha önce istendiği için mi, yada yapamadıklarımız, başkaları ne der korkusuyla yapmaya çekindiklerimiz..
“Binlerce yıl önce birisi ateş yakmasını keşfetti. Herhalde insan kardeşlerine ateş yakmayı öğretti diye, o ateşte yakmışlardır onu. İnsanların korktuğu bir şeytanla işbirliği yapan kötü biri olarak görülmüştür. Ama ondan sonra, insanların ısınmak için, yemeklerini pişirmek için, mağaralarını aydınlatmak için bir ateşe ihtiyaçları olmuştur. o adam onlara, akıllarına gelmeyen bir hediye bırakmış karanlığı yeryüzünden kaldırmıştır. Yüzyıllar geçmiş, derken biri tekerleği icat etmiştir. herhalde o da insan kardeşlerine öğrettiği tekerleğin çarkında parça parça edilmiştir. Yasak şeylerle uğraşan bir küstah olarak görülmüştür. Ama ondan sonra, insanlar artık ufukları aşarak yolculuk edebilmeyi başlamışlardır. Bu adam onlara akıllarına gelmeyen bir hediye bırakmış, dünyanın yollarını açmıştır.
O adam, o boyun eğmeyen ilk adam. İnsanoğlunun başlangıçtan bugüne kadar yarattığı her büyük efsanenin ilk bölümümünde, karşımızdadır. Promete zincirlerle bağlanmış, yırtıcı kuşlara peşkeş çekilmiştir. Çünkü tanrıların ateşini çalmıştır. Adem acı çekmeye mahkum edilmiştir, çünkü bilgi ağacının meyvesini yemiştir. Efsane ne olursa olsun, insanlığın belleğinin gölgeleri içinde, bu güzelliğin bir tek kişiyle başladığı, o kişinin de cesaretinin bedelini ödediği bilinir.
Yüzyıllar boyunca ortaya çıkan bazı adamlar yepyeni yollara doğru ilk adımları atmışlar, bunu yaparken de kendi vizyonlarından başka bir silaha sahip olamamışlardır. amaçlar farklıdır, ama hepsinin ortak bir noktası vardır. Atılan adım ilk adımır, yeni bir yoldur, vizyon kimseen ödünç alınmış değildir, ve bu kişilere tepki olarak da her zaman nefret yöneltilmiştir. Büyük yaratıcılar… düşünürler, sanatçılar, bilim adamları, mucitler… hep çağlarının insanlarına karşı tek başlarına durdurmuşlardır. Yeni çıkan her büyük fikre karşı gelinmiştir. Her yeni büyük icat kınanmış, lanetlenmiştir.
motor saçma bir şey olarak karşılanmış, uçak imkansız diye düşünülmüştür otomatik tezgah kötü bir icat sayılmıştır. anestezi günah sayılmıştır ama ödünç almadıkları vizyonlara sahip olan insanlar yine de yollarına devam etmişlerdir. mücadele etmiş, acı çekmiş, bedel ödemişlerdir ama sonunda kazanmışlardır.”
Ayn Rand Roark dışında diğer karekterler için roman ilerledikce bölüm isimlerini belirmis mimar arkadaşı Peter Keating, Gazete Patronu Gail Wynand, Mimari Yazar ve Eleştirmen Ellworth Toohey , bu bölümlerde farklı insanların olaylara ve hayata farklı bakış açıları yine kendi içlerindeki felsefe taşları ile ilerliyor, bölüm başlığı olarak isimleri yer almayan diğer önemli karakterler ise Dominique Francon ve Catherine. Kitap 978 sayfa.