Küçük Prens
Bir bilim kurgu roman yazmayı düşünüyorum yıl 4000 küsür, başlangıcta biraz kült denebilir insanlık teknolojide öyle ileri gitmiştir ki artık teknolojiyi tamamen bırakmak ve özüne toprağına dönmek gerektiğini anlamıştır — en azından bir bölümü — dünyadan uzak kalmak için ne tezattır ki yine teknolojiyi kullanırlar ayı küçük parçalara ayırıp dünyanın yörüngesine otururlar ve sunni atmosfer ve dünyadakine eşit yer çekimi oluşturmak için uyduların merkezinde kara madde kullanırlar, dünya yörüngesinde yüzbinlerce uydu ve bu uydular o kadar küçüktür ki her hangibir yöne yapacağınız bir sabah koşusunda evinize dönmek için geri dönmenize gerek yoktur, dosdoğru gittiğinizde tekrar eviniz karşınızdadır…
Uzun bir yolculuk sırasında bu fikrimi paylaştığım 2 arkadaşım Küçük Prens’i okudun mu diye sordular hayır cevabı ile görev edinmişler ki sağolsunlar kitabı bana Bir Otostopçunun Galaksi Rehberi ile birlikte bir kaç gün sonra hediye ettiler, hayal ettiğim dünyanın benzerinin 1945 lerde hayal edilmiş olması beni biraz hayal kırıklığına uğratsa da..
Küçük Prens yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupéry tarafından yazılmış bir Çocuk kitabı ama basit bir çocuk kitabı değil aslında yaşam, sevgi ve aşk hakkında çok derin anlamlar içeren Küçük Prens’te bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyası anlatılıyor.
Sahra Çölü‘ne düşen pilotun Küçük Prens’le karşılaşması, Küçük Prens’in ağzından yazar, insanların hatalarını ve aptallıklarını, büyüdükleri zaman unuttukları basit çocuk bakışını vurguluyor, çocuk olarak okumak başka bir tat verse de, büyük olarak okumakta geriye dönüp yaşadıklarımızı ve belki de hatalarımızı gözden geçirmemize yardımcı oluyor . .
Buraya kadar her şey güzel fakat bu masalımsı kitaptaki bir sayfa — sayfa 19– beni yazardan aynı zamanda nefret ettiriyor;
Küçük Prens’in yaşadığı asteroidi 1909 yılında bir Türk astronom buluyor. Bu astronom asteroidi Uluslararası Astronomi Kongresi’nde anlatır. Fakat fesli kafası ve doğulu giysilerinden dolayı kimse onu dinlemez, ama bir Türk diktatör kıyafet devrimi yapıp herkesi Avrupalı gibi giyinmeye zorlamasından sonra aynı astronom bu defa modern kıyafetlerle kongreye katılır ve herkes ikna olur.
Mustafa Kemal Atatürk‘ü bir diktatör olarak tanıtan en hafif şekli ile kendini bilmez satırlar yüzünden Türkçe çevirilerinde diktatör yerine lider, önder kullanılmış fakat elimdeki kitap çevirisinde — Mavibulut Yayınevi — diktatör diye tercüme edilmiş, araştırmalarıma göre zaten kitap eleştirilere maruz kalabileceği gerekçesiyle ilköğretim öğrencilerine önerilmek üzere hazırlanmış olan 100 Temel Eser arasından çıkarılmış.
Kitapta kendi çizimlerini kullanan yazarın sonu da Küçük Prens kadar gizemli; kitabı yazdıktan altı yıl sonra Le Petit Prince (Küçük Prens) adlı bir uçakla keşif uçuşu yaparken Akdeniz üzerinde kaybolur ve bir daha kendisinden haber alınamaz.
Update 18.05.2011 : Mavibulut Yayinevi`nin bazi çevirilerinde de Atatürk için diktatör yerine lider kullanılmış.