Görünmez Kentler
Betimlemeler, kurgu ve üslup insanı gerçek dünyadan uzaklaştırıyor, tam sevdiğim türde bir kitap ama çoğu zaman insan bu çoşkulu betimlemelerin içinde kayboluveriyor, Görünmez Kentler’i okumak büyük bir konsantrasyon gerektiriyor.
Italo Calvino’nun Görünmez Kentler’ini tek tek gezmek için bir tarif verilmiş kitabın önsözünde , sessiz bir caddedeki bir kafeye kurulup okumak tavsiye edilmiş, horon tepen – horon vuran- insanların çılgınca eğlendiği, kentten kente uzanan kıvrımlı Karadeniz yollarında okumakta benim tarifim oldu..
Betimlemeler bir kitapta aradığım ilk şey olsada bu kitabı okumak bana gerçekten zor geldi, belkide kendi seçtiğim bir kitap olmaması da bir etken , “Tyke kitap kulübü” sağolsun.
Kentler takas yerleridir, tıpkı bütün ekonomi tarihi kitaplarında anlatıldığı gibi, ama bu değiş-tokuşlar yalnızca ticari takaslar değil; kelime, arzu ve anı değiş-tokuşlarıdır, denmiş kitabın önsözünde bazen değiş tokuşta olmuyor duygular bırakılıyor..
“Bizim kuramayacağımız ama onu düşleme, her şeyiyle düşünme yetimizde kendisini parça parça kuracak, kendisinde yaşamamızı değil, bizde yaşamayı talep ederek bizi ütopyadan farklı, iyi ya da kötü, buğün yaşanabilir bütün kentlerin ötesinde, yeni içsel ve dışsal koşullanmaların karşılaşmasından doğan üçüncü bir kentin olası sakinleri yapacak bir kent bu” Calvino 1974
Görünmez Kentler, aslında Kubilay ile Marco Polo arasındaki sohbettir, Marco gördüğü yerleri anlatır, sadece ölülerin yaşadığı şehri , havanın yerine kilin olduğu şehri..
“.. Yaşanmamış gelecekler geçmişin dallarıdır yalnızca: kuru dalları.”
Şöyle cevap verdi Marco:” Başka yer, negatif bir aynadır. Yolcu sahip olduğu tenhayı tanır, sahip olmadığı ve olmayacağı kalabalığı keşfederek”