Güney Fransa Kasabaları
Güney Fransa birbirinden güzel irili ufaklı kasabalarla dolu, yol üstünde planlamadan durduğumuz ufak bir kasaba nın girişinde 4 satıcılı bir pazar kurulu bu pazarın girişinde bizi kuklalar karşılıyor.
Tarih kokan yaşlanmış kasabanın neşesi dünyanın her yerinde olduğu gibi ordan oraya koşturan çocuklar.
Antibes
Yat limanı şehrin yeni görüntüsü ile karşılar sizi, kırmızı ışıkta geçerseniz Polis anında çevirir ve Türk olduğunuzu kuralları bilmediğinizi söylerseniz, biraz da küçümseyen bir tavır ile ” Bu da bizden olsun” cevabını alıverirsiniz.
Şehir roma döneminde barbarlardan korunmak için yapılan kalelerin surları ile çerçevelemiş durumda karşılar sizi, şehir merkezine doğru ise Fransa’ya özgü küçük kafeler, dondurmacılar ve birbirinden güzel, gezmeye doyamayacağınız ara sokaklar sizi bekler..
St. Tropez
Dünyanın dört bir yanından gelen sosyeteyi ağırlayan bu yere ayak basar basmaz, bir tatil havasına giriyorsunuz. Çarşıda dolaşıp , limandaki teknelerin önünde güneşin ve lüksün sıcaklığını sonbahar ayında olmanıza rağmen hissedebiliyorsunuz.
Sahile varıncaya kadar hayatınızda görmediğiniz kadar — ve belki de dünyanın hiç bir yerinde göremeyeceğiniz kadar — Porche marka araba görebiliyıorsunuz.
Siz de Jet-set sosyeteden iseniz St. Tropez’ye Nice Havaalanı’na inip iki saatlik araba, helikopter ya da teknenizle pekala buraya ulaşabilirsiniz, biz kiraladığımız ama Fransız Acentanın , konuya Fransız kalması sonucu teslim almak için havaalanında sabahladığımız minübüsle dolaşmaya devam edelim.
Grasse
Fransa’nın güneyindeki belki de en güzel kasaba burası , dünyanın parfüm başkenti olarak adlandırılan bu kasaba – Xannes şehrine 20 km mesafedeki bu küçük Fransız kasabası dünya parfüm imalatının %60’ı gerçekleşiyor!- , bu şöhretini ispatlamak istercesine sizi parfüm kokuları ile karşılıyor, küçük kafeler ve sakin caddeler size bir o kadar huzur veriyor.
Kasabanın ‘vieille ville’ denilen eski kısmı; 17. yüzyıldan kalma evleri mutlaka görülmeli gerekiyor, dar sokaklar ve göçmen insanların oluşturduğu topluluklar şehrin ayrı bir kokusu olmuş.
Eze
Denizden dörtyüz metre yüksekliğe kurulmuş, sanat ve gurme restoranlar köyü olarak yaşatılan bu şato köy onbirinci yüzyılda yapılmış ve restorasyonlarla buğune kadar gelmiş.
Şato sokaklarından yavaş yavaş yukarılara doğru yürürken küçük zevkli butiklere rastlıyorsunuz.
Rengarenk kocaman hasır şapkalar satan bir dükkandan şapka deneyen torun ve dede bir kaç Türkçe kelime de söyleyince çok eğleniyoruz.
Yalnızca kağıtlar, kartlar, hediyelik kurdeleler satan bir minik dükkanda alışveriş yoğun. Tepeye doğru ağırdan yürümek lazım, burası oldukça küçük bir yer ama insan koşturunca yorulabiliyor, ama dediğim gibi aceleye gerek yok, bir kaç saatte dolaşıp kahve molanızı da verebilirsiniz.