İyi Olmaya Değer Mi ?
Başkalarının gülümsemesi ve pırıltısı iyi davranışlarımızın ödülü değilmidir..
Mutlu etmek beni mutlu eder. Ya başklarının duygularını sezebilmek .. Pekii iyi olmaya gerçekten değer mi ?
Sorunun cevabını , Richard David Precht’in Ben Kimim, öyle ise kaç kişiyim adlı kitabında bulabildim; Acıklı filmlerde — Türk dizilerinde — ya da kitaplarda ağlarız çünkü kendimizi kahramanların yerine koyarız ve onların üzüntülerini gerçekten kendimizinki gibi hissederiz. Onlarla birlikte güleriz, sanki o anda tehdit altındaymışız gibi film canavarlarından ve gelirim öykülerinden de korkarız, tamamen sahte olduğnu bilmemize rağmen. Peki bu nasıl oluşur ? Neden diğer insanların duygularını anlayabiliyoruz ?
Yanıt basit: Onlarla birlikte hissederiz çünkü başkalarının ( gerçek ya da sinema vs) duyguları içimizde aynı duyguları canlandırır. Empati yeteneğinin yüksek olduğunu iddia eden insanlar, aslında yüksek bir duygusallığa da sahiptirler, bu nedenle karşılarındaki kişinin acısından ve kötü talihinden oldukça etkilenirler. Bu insanlar bir kitabı sadece okumazlar, yaşarlar , bir filmi izlemez oynarlar..
Tekrar konumuza dönersek, Nörobilimciler belli davranışların “bulaşıcı” olabiliceğini düşünüyorlar, birinin gülüşü , esnemesi ya da tavırları diğerlerini de bunları yapmaya yönetlebiliyor. Bu taklit olaylarında maymunlar çok becerikli ki deneylerde de kullanılmış;
Kuyruklu şebeklerden birinin beynine elektrotlar yerleştiriyor bilim adamları, ardından önüne bir fındık koyuyorlar, şebek çabucak fındığı kaptığı sırada , belli bir hareket nöronunun ateşlendiğini gözlemleyorlar. Buraya kadar her şey normal . Fakat bomba ikinci deneyde, aynı şebeği bir cam levhanın ardına koyarlar, ve araştırmacılardan biri kendi onündeki fındığı kapar ve şebek sanki fındığı kendi kapıyormuş gibi aynı hareket nöronları ateşlenir, şebek kendi elini hareket ettirmemiş olsada hareketi zihinsel olarak tekrarlamıştır..
Beyin gerçekte oluşmayan davranışları taklit edebiliyor, pasif tekrarlamalar da tıpkı gerek eylemde olduğu gibi beyinde aynı tepkiyi aktive eden bu sinir hücrelerine ayna nöronları adı verilir.
Kendi hayatımız da da şöyle ağlayan bir çocuğu sakinleştirip , onu kucağımıza alıp okşayıp tekrar güldürebildiğimizde mutlulukla dolmazmıyız..
Bu karşılık hissi nereden gelir ? Mutlu ederken, mutluluk veren bu şey ne ? Başkalarının gülümsemesi ve pırıltısı iyi davranışlarımızın ödülü değilmidir.. Pekii o halde, iyi bir şey yapmak çoğunlukla keyif verir; her şeyden öte eylemin sonuçlarını karşındaki insanın yüzünde görebildiğinde ya da en azından düşünebildiğinde bile!
Yani aslında özverili davranışlarla bir şekilde kendimizi ödüllendiriyoruz. İyi olmak beni ödüllendirir. Bir arkadaşımı mutlu etmek beni mutlu eder hatta umarsadığım birisinin bana güvendiğini söylenmesi , ya da bunu bilmek benim ödülümdür.