Kafamın İçinde Biri Var ama O Ben Değilim
Libet Deneyi :Benjamin Libet beyinle ilgili yaptığı deneyler sonucunda şöyle bir sonuca varmış: Normalde tüm algılar beyne iletiliyor burada bilinçaltında değerlendirilip yorumlanırken, ben(lik) hiçbir şeyin farkında değil. Zihnimizde canlanan, yani farkına varabildiğimiz bilgilerse yarım saniye gecikmeden sonra kortekse -bilincin bulunduğu bölgeye- gönderiliyor.. Yani aslında karar veren ben değilim kırmızı ya da sarı kabloyu kesmeye bilinçli bir karar verilmiyor yarım saniye önce karar aslında verilmiş ve bi sadece direktifi uyguluyoruz..
Bilinçaltımız hayatımızı biz bilincinde olmadan yönlendiriyor … Özellikle ustalaştığımız etkinlikleri ‘bilinç’ devre dışı kaldığında daha iyi yapabiliriz . Tenis gibi sporlarda top o kadar hızlı gelir ki, bilinçli bir şekilde vurmak imkansız gibidir. Düşünecek ve karar verecek bir süre yoktur, ya da araba kullanırken , hangi ayağınızla debriyaja bastığınızı sorsam bir saniye düşünürsünüz aslında bilinçsiz olarak doğru ayak oradadır.. – Bu konuda What The Dow Saw kitabı ile ilgili bir örnek vermiştim-
Gözlem yeteniğimiz de tamamen varsayımlar üzerine aslında sadece bir ilüzyon, algılanan birçok görseli aslında olduğundan farklı algılıyoruz . Çünkü zihnin kendine has bir ‘varsayım’ yöntemi var. Beynimiz veri almadığı zaman varsayım ile çalışıyor, belirsizliği sevmeyen zihnimiz , gelecekle ilgili, göremedikleri veya hatırlayamadıkları ile ilgili ‘boşluk’ları dolduruyor, göz algımızda bir kör noktayı olduğunu hepimiz biliriz bu kör noktada beyine veri gelmediği için beyin kendiliğinden kör noktayı etrafındaki desen ile doldurur orayı beyaz yada siyah yada boşluk yapmaz etrafındaki neyse orada onu görürsünüz yani beynimiz biz izin vermeden yama yapar..
Belki de beynimiz özel yaşantımız ya da iş yaşamımızda da böyle kalan boşlukları benliğimiz farkında olmadan dolduruyor ki geri dönüp bakınca bunu neden yaptım dememizin sebebi bu çünkü ipler kafamın içinde ve o ben değilim!..