Vazgeçmek veya Terk Etmek
Birinci adımından vazgeçmeyen ikinci adımını atamaz , insan bilincine varmadığı bir şeyi de zaten terk edemez, ileriye devam etmek için de terk etmek durumundasınızdır, fiziksel vazgeçiş ve terk yalnızca bir içtenlik, bir samimiyet belirtisidir, belki kendinize belki de evrene verdiğimiz bir mesaj, fakat yalnızca içtenlik de özgürlüğe kavuşturamaz bizi; bir idrak, bir huzur ve derin bir irdelemeden doğan bir bakışa ihtiyaç var tam içsel bir vazgeçişe..
Yapılması gereken, tüm anıları ve beklentileri geride bırakıp onları terk etmek, idrakın aklı kalsada bir önceki adımda ona inat bir terk ediş.
İçsel vazgeçiş ise terk edilecek bir şeyin bulunmadığını, çünkü aslında size ait hiçbir şeyin zaten bulunmadığını idrak edişimizdedir, gönlümüz de işte o zaman zihinsel olgunluk düzeyine ulaşılmış olacak..
Gerçek vazgeçiş şiirseldir ve bir şarkıdır, dıştaki hiç birşeyin bir değer ifade etmediği anda ortaya çıkar..
Referans İngilizce :Vazgeçmek (Give UP), Terk Etmek (Leave),
Rererans TDK Sözlük: Vazgeçmek kelimesinin bir eşanlamlısı yok Farsça’dan Türkçe’ye geçen bir kelime ; Ülke olarak dolaptaki tarihi geçmiş sütten vazgeçmez koklarız, eskimiş gömleklerden yer bezi yaparız, giydiğimiz çorapları makinaya atmadan önce kontrol ederiz, teslim olmayı ve vazgeçmesini öğrenmemiz lazım buna aslında bize ait hiç bir şeyin olmadığını idrak ederek başlamalı ve bağlantı kurmamalıyız..
Jonny ve Mary’nin Hikayesi
Johnny’s always running around, trying to find certainty.
Johnny her zaman etrafta dolanıyor, kesinlik bulmaya çalışıyor
He needs all the world to confirm, that he aint lonely
Yalnız olmadığını tüm dünyanın onaylamasını istiyor
Mary counts walls, knows he tires easily
Mary duvarları sayıyor, onun kolayca yorulduğunu biliyor
Johnny thinks the world would be right, if it would buy, truth from him.
Johnny eğer gerçeği ondan satın alsaydı dünyanın yola geleceğini düşünüyor
Mary says he changes his mind, more than a woman.
Mary onun(he) fikrini bir kadından bile sık değiştirdiğini söylüyor
But she made her bed, even when the chance was slim.
Ama o(she) yerini hazırladı, şansı zayıf olduğunda bile
Johnny says he’s willing to learn, when he decides, he’s a fool.
Johnny öğrenmeye istekli olduğunu söylüyor, karar verdiği zaman, o bir aptal
Johnny say’s he’ll live any where, when he earns time to.
Johnny her hangi bir yerde yaşayabileceğini söylüyor, yapacak vakit kazandığında
Mary combs her hair, says she should be use to it.
Mary saçını tarıyor, buna alışması gerektiğini söylüyor
Mary always edges her bets, she never knows, what to think.
Mary hep bahislerini ilerletir, asla bilmez ne düşüneceğini
She says that he still acts, like he’s being discovered.
Mary diyor ki o (he) hala keşfediliyormuş gibi davranıyor
Scared that he’ll get caught, without a second thought
Onun yakalanacağından korktu, tereddüt etmeksizin
Johnny feels he’s wasting his breath, trying to talk, sense to her
Johnny nefesini tükettiğini hissediyor, anlatmaya çalışırken, ona karşı hislerini
Mary says he’s lacking a real, sense of proportion
Mary bir gerçeğin eksikliğini çekiyor, orantı hissi
So she combs her hair, knows he tires easily
O zaman o saçlarını tarıyor, onun kolayca yorulduğunu biliyor
Johnny’s always running around, trying to find certainty.
Johnny her zaman etrafta dolanıyor, kesinlik bulmaya çalışıyor
He needs all the world to confirm, that he aint lonely
Yalnız olmadığını tüm dünyanın onaylamasını istiyor
Mary counts walls, knows he tires easily
Mary duvarları sayıyor, onun kolayca yorulduğunu biliyor
Yani, özetle;
"Vazgeçmediklerin olmadan, vazgeçemeyeceklerini elde edemezsin." bunu yapabilmek de mesele…
bazen vazgeçmesini bilmek laızm..