Boş Çay Bardağını Takip Etmek
Misafirliklerde çaylar içilip ev sahibi tekrar çayı tazelemek üzere kalkar o muhteşem ev sahipleri vardır ki siz anlamadan boşaldığını o anlar ve gereken operasyonu gerçekleştirir, geleneğimizden gelen bu nezakete karşı atak ise kaşık alıp bardak üstüne yatay pozisyona koyarak ev sahibine “daha içmeyeceğim” mesajı vermek fakat her problemin çözümü başka bir probleme yol açtığı gibi burada bir problem doğuruyor, ya şeker kullanmıyorsak.
Çayları dolduruyoruz vererek, paylaşarak başkaları için bir çeşit fedakârlık yapma ihtiyacı duyuyoruz, karşılık beklemeden vermek, (karşılıksız kan vermeye, yaşamını bir diğer kimseninkini kurtarabilmek için feda etmeye hazır olmak), o kişinin gerçekten sevgi dolu olduğunun bir kanıtı değil midir.
Eric Fromm şöyle der: “Gerçek sevgi,sevebilme yeteneğini ve başkalarına bir şeyler verebilme yatkınlığını geliştirir. Bir kişiyi gerçekten sevmek,onun kişiliğinde tüm dünyayı sevmek demektir.”
Başka insanlarla bir olmak ve bunu yaşamak, insan türünün varoluşu ile birlikte doğan, insancıl milyonlarca yıllık en güçlü güdülerden bir tanesi. İnsanın ruhsal biliş seviyesinin gelişmesi (Yavaş Düşünme) ve içsel güdülerinin (Hızlı Düşünme) köreltilmesi sonucunda, insan ile doğa arasındaki birliğimiz koptu. Bu durumda, kendimizi izole edilmiş gibi yalnız hissetmekten kurtarabilmek için, hem diğer insanlar ve hem de doğa ile yeni bir “bir-olmak” duygusuna dönmeliyiz.
Bu o şirkette bir türlü kanınızın kaynamadığı biri ya da birileri ya da toplumun bir bölümü olabilir ve hatta tüm dünya.
Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle.. Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla…! -Hz. Mevlana
Kaynak [1] Eric Fromm, Sahip Olmak ya da (Var) Olmak
Kaynak [2] Daniel Kahneman, Hızlı ve Yavaş Düşünme