Cesur Yeni Dünya (Aldous Huxley)
1932’de yayınlanan Cesur Yeni Dünya (Breave New World) “F. S 632’de” geçmektedir yani milad amerikan araba üreticisi Henry Ford (1863-1947) un dogumu oldugundan bizim tarihimiz ile 2495, Ford Dokuz Yıl Savaşları ve büyük Ekonomik Bunalım’ın çifte felaketinden sonra kurulmuş bir küresel kast sistemi olan Dünya Devleti’nin tek ilahıdır.
Dünya Devleti’nin istikrarı, genetik mühendislik ve insanı her yönden koşullandıran Bokanovski İşlemi, Podsnap Tekniği, Yeni Pavlovgil Şartlandırma işlemleri ile sağlanır. Bu devletin standartlaşmış 2 milyar yurttaşı sadece 10 bin soyadını paylaşır, dünyaya doğarak gelmemişler, önceden belirlenmiş rollerini yerine getirmek üzere kuluçkadan çıkarılmışlardır. Politik gövdedeki hücrelerde başka bir şey değillerdir. Çocuklukta edilgen itaat, önüne gelenle yatıp kalkmanın, halinden memnun olabilmek hipnopedya ( uykuda eğitim) yoluyla telkin edilir.
İleriki yaşamlarında toplumsal dengeyi korumak, insanlara köleliği sevdirmek için Dünya Devleti tarafından dağıtılan “soma” adı verilen bir çeşit sakinleştiriciyi kullanırlar. Belli periyotlarla sürü halinde Cemaat Dayanışma Ayinleri için toplanırlar, bu toplantıların amacı Dünya devletinin temel yapısını oluşturan cemaat değerlerini daha derin bir biçimde aşılamaktır.
Dünya Devleti’nin on bölgesinden her biri Yerel Dünya Denetçisi tarafından yönetilir. “Ford Hazretleri” Mustafa Mond , Londra merkezli Batı Avrupa bölgesinin denetçisidir ve en altta beyin gerektirmeyen ayak işleri için döllenmiş Epsilon-Eksi Yarı Moronları ile gitgide artan yetenek kastlarının (Delta, Gamalar, Betalar) sıralandığı bir kitle bulunan hiyerarşik, fabrika benzeri bir firmanın başıdır.
Mond’un hemen altında bir Alfa-Artı entelektüeller kastı vardır. Bernard Marx ve Helmhotz Watson bu elitin üyelerdir, ama her ikisi de yalnız kalmak ve cinsellikten sakınmak gibi sapkın hazlardan hoşlanan eğilimler göstermiştir. Çok iyi bilmektedirler ki “görevleri çocuksu olmak”tır ve “birey duygulandığında, toplum yalpalar”; her ikisi de romanın sonunda Alfa-Artı uyumsuzlukları için sığınak işlevi gören adalardan birine sürüleceklerdir.
Dünya Devleti’nin sınırları dışında yaşamasına izin verilen diğer insanlar da çeşitli Vahşi Ayrı Bölgeleri’nde yaşayanlardır. Kendilerini çevreleyen Fordgil cehennemden elektrikli tellerle ayrıldıkları için vahşiler hala evlenmekte, çocuk doğurabilmekte ve eskisi gibi ölebilmektedirler(!) New Mexico’daki Ayrı-Bölge’yi ziyaret ederken Bernard Marx, kendini Shakespere okuyarak geliştiren John adlı vahşiyle tanışır ve onu eski Fordgil`li annesi ile Londra’ya getirir. John ilk olarak kendisini çevreleyen yeni dünya karşısında coşkuya kapılır ve Londra’da ki insanlardan büyük ilgi görür; fakat kısa süre sonra Dünya Devleti’nce hayal kırıklığına uğratılır ve John’un gözünden F. S632’nin eksiksiz, totaliter dehşeti anlatılır.
John bu cehennemden kaçıp kendi hayatını kurmak ister ama her şeyin tüketim olduğu bu toplumda onun yaşamı da tüketilir..
Toplumsal düzenin denge ve istikrar kavramlarına bağlı olduğu bu toplumda, tüketim toplumu varabileceği en üst noktaya varmıştır.